Enerji Verimliliği

En Çok Okunan

enerji verimliliği.jpg

Enerji maliyetlerinde, özellikle doğalgaz fiyatlarının, geçmiş yıllarda olduğu gibi 2024 yılında da artış eğiliminde olması öngörülüyor. Bu artışın nedenleri, dünya genelindeki enflasyon, bölgesel çatışmalar ve enerji talebindeki sürekli yükselişten kaynaklanmakta. Bu durum, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri daha fazla etkileme potansiyeline sahip. İlaveten, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenen iletim ek ücretlerindeki %5'lik artış, elektrik faturalarına da ek bir maliyet getirecek.


Küresel ekonomideki enflasyon, enerji fiyatları üzerinde doğrudan bir etkiye sahip. Dünya genelinde yaşanan enflasyon artışı, enerji maliyetlerini yükselterek tüketicilere daha yüksek fiyatlarla ulaşmasına neden olmakta.

Buna ek olarak, enerji kaynaklarının yoğunlaştığı bölgelerdeki huzursuzluk, enerji arz güvenliğini tehlikeye atıyor ve bu da maliyetleri artmasına neden oluyor. Enerji kaynaklarının bulunduğu bölgelerdeki istikrarsızlık, enerji tedarik zincirini etkileyerek tüketicilere daha yüksek maliyetler ile gelmesine neden oluyor.

Hızla büyüyen ekonomiler ve artan enerji talebi, arz-talep dengesini bozarak enerji fiyatlarını etkiliyor. Ekonomilerin büyümesi ve endüstrileşme süreçlerinin hızlanması, enerji talebinin artmasına ve dolayısıyla enerji fiyatlarının yüksek seviyelerde kalmasına neden oluyor.


Enerji Maliyetlerindeki Artışın Nedenleri Neler?

Bu artan maliyetlere karşı bireyler ve işletmeler için etkili korunma stratejileri belirlemek oldukça önemlidir. İşte cebimizi korumak için alınabilecek önlemler:

Enerji Verimliliği Yatırımları: Enerji verimliliğini artırmaya yönelik yatırımlar, uzun vadede maliyetleri düşürebilir. Isı yalıtımı ve enerji verimli cihazların kullanımı, bu stratejiler arasında öne çıkıyor.

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçiş: Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları, uzun vadeli bir maliyet avantajı sunabilir.

Enerji Tasarruflu Alışkanlıklar: Gereksiz enerji tüketimini önlemek adına günlük alışkanlıklarda değişiklik yapmak, kısa vadede tasarruf sağlar.

Enerji Maliyet Tahminlerini İzleme: Piyasadaki enerji maliyet trendlerini takip ederek, gelecekteki artışları öngörmek ve buna göre önlemler almak mümkündür.


Artan Enerji Maliyetlerinden Nasıl Korunabiliriz?

Isı yalıtımı, enerji tasarrufu sağlamanın en etkili ve uzun vadeli yollarından biridir. Doğru malzemelerle yapılan ısı yalıtımı, yaşadığımız binalarda hem konforu artırır hem de enerji maliyetlerini ciddi şekilde azaltır. Isı yalıtımı yaptırmak için kullanılan malzemelerin kalitesi, enerji tasarrufu üzerindeki etkisini doğrudan etkiler. Kaliteli malzemelerle yapılan doğru bir ısı yalıtımı, daha yüksek oranda enerji tasarrufu sağlar. Dalmaçyalı ürünleri ile yapılan ısı yalıtımı, 20 yılı aşkın sürede 2,6 Milyon konutu kapsayarak, 15 milyar m3 doğalgazın yakılmasının önüne geçmiştir. Bu, bugünkü maliyetle tam 15 milyar TL'lik bir tasarruf anlamına gelir. Isı yalıtımı yaptırmak, uzun vadede hem ekonomik hem de çevresel fayda sağlar.

Enerji maliyetlerindeki artışları engelleyemeyebiliriz, ancak bu artışlardan etkilenmemek ve cebimizi korumak için bilinçli tüketim alışkanlıkları edinmek, enerji tasarrufu yapmak ve uzun vadeli yatırımlar düşünmek önemlidir. Isı yalıtımı gibi stratejik çözümlerle, hem bireysel ekonomimizi koruyabilir hem de enerji tüketimimizi sürdürülebilir bir şekilde yönetebiliriz. Unutmayın, geleceği düşünerek attığımız her adım, aynı zamanda cebimizi koruma yolunda bir adım daha atmak demektir.


Isı Yalıtımının Enerji Tasarrufuna Etkisi Var Mı?

Bu artıştan en az seviyede etkilenmek için; enerji verimliliği yatırımları, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, enerji tasarruflu alışkanlıklar ve enerji maliyet tahminlerini izlemek gibi önlemler alınabilir.

Isı yalıtımı, enerji tasarrufu sağlamanın en etkili  yollarından biridir.

Özet

2024’te Enerji Maliyetleri: Cebimizi Koruma Stratejileri

2024’te Enerji Maliyetleri

AB raporlarına göre binalar, toplam birincil enerji talebinin %40’ından ve enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık %36’sından sorumludur. Ülkemize ait 2022 yılı verileri incelendiğinde binaların, tüketilen enerjinin %32,7’sinden, sanayide tüketilen enerjiden 1 puan daha yüksek, sorumlu olduğu görülmektedir. 


Binalarda tüketilen enerjinin ise %80’i ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılmaktadır. Isıtma ve soğutma sebebiyle tüketilen enerjinin yüksekliği göz önünde bulundurulduğunda, tüketim miktarlarının ekonomik ve çevresel etkilerinin düşürülmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Yapılardaki enerji tüketiminin düşürülmesindeki en büyük adımlardan biri ısıtma ve soğutma kaynaklı tüketimlerin azaltılmasına yönelik çalışmalardır. Bu tüketimlerin azaltılması için binalardaki ısı kayıp veya kazançları engellenmelidir. Yapılardaki ısı geçişinin en yüksek olduğu alanlar dış cephelerdir. Dış cephelerdeki ısı geçişinin önüne geçmek de ısı yalıtımı ile mümkün olmaktadır. Ancak Türkiye’deki yaklaşık 25 milyon konutun %70’inden fazlasında ısı yalıtımı bulunmamaktadır. ETICS olarak geçen dış cephe ısı yalıtım kompozit sistemleri, birden fazla katmandan oluşan, levha türüne göre değişiklik gösteren, ısı kayıp ve kazançlarının önüne geçerek yapılarda termal konfor sağlamasıyla birlikte enerji tasarrufu sağlayarak CO2 emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlayan sistemlerdir. Binaların tükettiği enerjinin %70’ini ithal eden ülkemizde, ısı yalıtım sistemleri uygulamasıyla yaklaşık 13-14 milyar dolarlık enerji tasarrufu sağlamak mümkündür. Bu sistemlerde kullanılan levha kalınlıkları, TS 825 standardında belirtilen dört iklim bölgesinin U değerlerini karşılayacak şekilde belirlenir. Isı yalıtımında kilit rolü olan levhaların kalınlığı ile ısıl dirençleri doğru orantılıdır. Levha kalınlığıyla birlikte ısıl direncin de artmasıyla yapıdaki ısı geçişleri azaltılır. Yapının ısı kayıp veya kazancının düşürülmesiyle birlikte, ısıtma ile soğutma amacıyla gerçekleştirilen enerji tüketimi de azaltılmış olur. 


Isı yalıtımı, binalarda enerji tüketimini azaltarak ekonomik ve çevresel faydalar sağlar.

Türkiye'de yaklaşık 25 milyon konutun %70'inden fazlasında ısı yalıtımı bulunmamaktadır.

Isı yalıtım sistemleri uygulamasıyla ülkemizde yaklaşık 13-14 milyar dolarlık enerji tasarrufu sağlanabilir.

Isı Yalıtım Kalınlığının Enerji Tüketimi Üzerindeki Etkileri

Isı Yalıtımı 101

phpThumb_generated_thumbnail-2.jpg

Isı yalıtımı, binaların enerji verimliliğini artırmak ve ekonomik çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Doğru kalınlığa sahip bir ısı yalıtımı, ısı kaybını en aza indirerek enerji tasarrufunu maksimize eder. Bu durum, ısınma ve soğutma için harcanan enerji miktarını azaltır ve bu da maliyetlerin düşmesine ve çevre kirliliğinin azalmasına katkı sağlar. 

Türkiye'de ise ısı yalıtımında kalınlık, TS 825 standartlarına göre belirlenmektedir. Bu standart, Türkiye'yi iklim koşullarına göre dört farklı bölgeye ayırmış olup, her bölge için önerilen farklı U değeri ve bu bağlamda levha kalınlıkları sunmaktadır. İstanbul gibi ılıman bir iklime sahip bölgelerde dış cephe ısı yalıtımı için önerilen kalınlık 5 cm iken, daha soğuk iklime sahip bölgelerde bu kalınlık 8 cm'ye kadar çıkabilmektedir.

Kalınlığın belirlenmesi için ise binanın bulunduğu bölgenin iklim koşulları, kullanım amacı ve yalıtım malzemesinin ısı iletkenlik katsayısı gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Isı yalıtım kalınlığını artırmak, ısı kaybını azaltır, enerji tasarrufu sağlar, konforu artırır ve binanın ömrünü uzatır. Sonuç olarak, ısı yalıtımında doğru kalınlığın belirlenmesi, maksimum fayda sağlamak için önemlidir.


Isı Yalıtımında Kalınlığın Önemi Nedir?

Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde yer verilen NSEB, enerji verimliliğini en üst düzeye çıkaran ve kalan enerji talebini yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılayan binaları ifade eder. Türkiye'de 2023 yılında ilgili yönetmeliğe dahil edilen NSEB, binaların enerji kimlik belgelerinde belirli bir sınıfa ulaşmalarını zorunlu kılmaktadır.

NSEB’e göre, binalarda daha kalın ısı yalıtım sistemlerinin kullanılması gerekebilir. Örneğin, Enerji Kimlik Belgesi (EKB) sınıfı B olan bir binada, dış cephe ısı yalıtımı için önerilen kalınlık 10 cm'dir. Ancak, EKB sınıfı A olan bir binada bu kalınlık 15 cm'ye kadar çıkabilmektedir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından geliştirilen BEP-TR yazılımı, NSEB için gerekli olan U değeri (Isıl geçirgenlik) ve ideal levha kalınlıklarını hesaplamak için önemli bir araçtır. Bu yazılım, Türkiye'nin iklim koşulları ve enerji taleplerini dikkate alarak, binaların daha enerji verimli hale getirilmesine yardımcı olur.

Doğru kalınlıkta ısı yalıtımı kullanmanın önemi büyüktür. Gereğinden ince yapılan yalıtımlar, istenilen enerji verimliliği sağlanamaz ve yapılan yatırım beklenen tasarrufu sağlayamaz. Bu nedenle, TS 825 standartları ve NSEB göz önünde bulundurularak yapılan doğru kalınlıktaki ısı yalıtımı, binaların enerji performansını artırabilir ve uzun vadede maliyetleri düşürebilir.
 


NSEB (Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar) Nedir?

Enerji verimliliği, günümüzde hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır. Enerji maliyetlerindeki artışlar, hem bireyleri hem de işletmeleri enerji tasarrufu konusunda bilinçlendirmeye yönlendirmiştir. Bu bağlamda, ısı yalıtımının doğru kalınlığı ve Neredeyse Sıfır Enerji Binalar (NSEB) yönetmeliği, enerji verimliliği açısından kilit bir rol oynamaktadır. 


Doğru kalınlık, ısı kaybını minimize ederek enerji tasarrufunu maksimize eder.

Türkiye'de ısı yalıtımında kalınlık, TS 825 standartlarına göre belirlenir.

Kalınlık belirlenirken bölgenin iklimi, binanın tipi ve yalıtım malzemesi dikkate alınır.

Özet:

Isı Yalıtımında Kalınlık ve NSEB: Enerji Tasarrufunda Bilinçli Adımlar 

Günümüzde enerji verimliliği, sadece bireylerin ekonomik çıkarları için değil, aynı zamanda çevreye olan sorumluluklarını yerine getirmek isteyenler için de önemli bir konu haline gelmiştir. Her yıl Ocak ayının 2. Haftası kutlanan Enerji Tasarrufu Haftası, enerjinin bilinçli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılması için farkındalık oluşturmayı amaçlamaktadır.


1. Isı Yalıtımı: Çekirdek Bir Unsur

Isı yalıtımı, enerji verimli konutların belkemiğidir. Dış cepheye uygulanan ısı yalıtımı, enerji verimliliğine önemli katkılarda bulunur. Bu uygulama, ısı kaybını en aza indirir ve hem ısıtma hem de soğutma maliyetlerini düşürerek bütçenize katkı sağlar.

2. Enerji Verimli Cihazlar

Evde kullanılan elektrikli cihazların enerji etiketlerine dikkat etmek, enerji tasarrufu açısından kritiktir. A veya A+ enerji etiketine sahip cihazlar, hem enerji verimliliğini artırır hem de uzun vadede bütçenize katkıda bulunur.

3. Enerji Tasarrufu Sağlayan Alışkanlıklar: Küçük Adımlar, Büyük Değişim

Günlük alışkanlıkları değiştirerek de enerji tasarrufu sağlamak mümkündür. Beyaz eşyaları tam dolmadan çalıştırmamak, gereksiz aydınlatmaları kapatmak gibi basit adımlar ile enerji verimliliğinizi artırabilirsiniz.


Enerji Verimli Konutlar İçin Nelere Dikkat Edilmeli?

Isı yalıtımı, enerji verimliliğinin temel taşlarından biridir. Bu uygulama, dış cephede uygulanan sistemlerle termal konforu artırırken enerji kayıplarını en aza indirir. Kış aylarında ısınma, yaz aylarında ise soğutma maliyetlerini düşürerek bireylerin enerji faturalarında önemli tasarruflar sağlar.

Enerji verimli konutlar için ısı yalıtımının avantajlarına bir göz atalım:

•Isı Kaybını Azaltır: Dış cepheye uygulanan ısı yalıtımı, dışarıdaki soğuğun veya sıcağın içeri geçişini kısıtlar ve iç mekanın ısısını uzun süre muhafaza eder.

•Isıtma ve Soğutma Maliyetlerini Düşürür: Doğru ısı yalıtımı yapılmış bir konut, daha az enerji harcar ve bu da ısıtma ve soğutma maliyetlerini düşürür.

•Konforu Artırır: Isı yalıtımı, iç mekan sıcaklığını daha dengeli hale getirir, böylece konut sakinlerine daha konforlu bir yaşam alanı sunar. 



Isı Yalıtımı: Konutların Enerji Verimliliğinde Anahtar Rol

Enerji verimli konutlar, yalnızca bireylerin ekonomik durumlarına destek olmakla kalmaz, aynı zamanda çevresel açıdan olumlu etkiler sağlar.

Enerji maliyetlerini azaltarak tüketicilerin bütçelerine katkıda bulunurken, enerji kaynaklarını daha etkin bir şekilde kullanarak çevre kirliliğini azaltır, sürdürülebilirliğe katkı sağlar.

Enerji tasarrufu, sadece bir bireyin çabasıyla değil, toplumun bir bütün olarak çabasıyla mümkündür. Enerji verimliliği haftasında, konut sahiplerini bu konuda bilinçlendirmek ve enerji tasarrufu sağlayan uygulamalara teşvik etmek, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adımdır.

Enerji verimli konutlarla hem cepte tasarruf yapabilir hem de çevreye katkıda bulunabilirsiniz. Unutmayın, küçük değişiklikler büyük farklar yaratır!


Enerji Verimli Konutların Faydaları Nelerdir?

Isı yalıtımı, enerji verimli konutların temelini oluşturur. Dış cepheye uygulanan ısı yalıtımı, ısı kaybını azaltarak ısıtma ve soğutma maliyetlerini düşürür.

Enerji verimli cihazlar, enerji tüketimini azaltarak tasarruf sağlar. A veya A+ enerji etiketine sahip cihazlar, daha az enerji kullanarak aynı işi yapar.

Enerji tasarrufu sağlayan alışkanlıklar, küçük değişikliklerle büyük fark yaratır. Beyaz eşyaları tam dolmadan çalıştırmamak, gereksiz aydınlatmaları kapatmak gibi basit adımlar ile enerji verimliliğinizi artırabilirsiniz.

Enerji Tasarrufu Haftası: Konutlarda Enerji Verimliliği 

Enerji Tasarrufu Haftası

101.jpg

Isıtma ya da soğutma gün dereceleri toplamının bilinmesi binaların ısıtılması yada soğutulması için gerekli olan enerji gereksiniminin bilinmesi açısından önemlidir.[1] TS 825 Bölgesel Derece Gün Haritasına göre, Türkiye 4 ayrı derece gün bölgesine ayrılmıştır. Buna göre mevsimler arası ve gece-gündüz sıcaklık farkı çok olmayan bölgelerde, minimun levha kalınlığı daha düşükken, bu fark çok olan bölgelerde minimum levha kalınlığı 9 cm’e kadar çıkabilmektedir. Mantolama projelerinde bu minimum kalınlıklara uyarak ısı yalıtımı yaptırmak, maksimum verim almak ve termal konfor yaşamak açısından son derece önemlidir.

Kaynakça:
[1] Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 12 Eylül 2023 tarihinde “Isıtma ve Soğutma Gün Dereceleri - Meteoroloji Genel Müdürlüğü (mgm.gov.tr)” sayfasından erişildi.


Isı yalıtım levhası kalınlık değerleri, TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları standardına göre belirtilen bölgeler için, 25 cm betonarme yüzey üzerinden hesaplanmış minimum levha kalınlıklarıdır. TS 825’de belirtilen bölgelerin duvar ısıl geçirgenlik katsayısına (Uduvar) göre dış cepheyi oluşturan ortalama duvar ve betonarme yüzeyler üzerinden örnek olarak belirlenmiş olup, farklı tipteki binalar için ısı yalıtım kalınlığı TS 825’in ön görüldüğü şekilde her proje için ayrıca hesaplanmalıdır.

TS 825 Nedir?

TS 825 NEDİR?

Mantolama projeleriniz için taşyünü yalıtım levhalarını seçerken, Dalmaçyalı’nın TS EN 13500 ve ETAG 004 standartlarına uygun ürünlerini tercih edebilirsiniz. Bu standartlar, yoğunluk dışında Yüzeye Dik Çekme Dayanımı, Basma Dayanımı ve Isı İletkenlik Değerleri gibi kritik faktörleri de içerir.

Taşyünü levhaları, birçok lifin bir araya gelmesiyle oluşur. Yüzeye dik çekme dayanımı, bu liflerin ne kadar iyi bir arada durduğunu gösterir. TS EN 13500 standardına göre ideal olarak en az 5 kPa olmalıdır.

Yüzeye Dik Çekme Dayanımı Nedir? 

Basma dayanımı, malzemenin basınca karşı dayanıklılığını ifade eder. Bu dayanım, basma testi ile ölçülür. Taşyünü ürünleri, lifli bir yapıya sahip olduğu için TS EN 13500 standardına göre minimum 10 kPa basma dayanımına sahip olmalıdır.

Basma Dayanımı Nedir? 

Dalmaçyalı’nın standartlara uygun üretilen ısı yalıtım levhalarını tercih ederek, evinizde termal konforu yaşarken enerji tasarruflu bir geleceğe adım atın ve mantolama projelerinizde en iyi sonuçları elde edin.

Neden Dalmaçyalı Taşyünü Isı Yalıtım Levhaları? 

Mantolama projelerinde en sık yapılan hatalardan biri, taşyünü ürünlerinin sadece yoğunluklarına odaklanarak seçilmesidir. Ancak, yoğunluk tek başına yeterli bir kriter değildir.

Mantolama projelerinde doğru taşyünü levha seçimi, sadece kışın değil, aynı zamanda yaz aylarında da önemlidir. Soğuk hava koşullarında ortam ısısını içerde tutmak ne kadar önemliyse, sıcak hava koşullarında da klima kullanımını azaltarak enerji tasarrufu sağlamak için doğru ürünü seçmek hayati bir öneme sahiptir. Dalmaçyalı, ısı yalıtımı projelerinizde size ideal çözümler sunar.

Taşyünü Kullanılan Mantolama Projelerinde Doğru Levha Seçiminin Önemi

Bu problemin en temel nedeni, taşyünü ürününde yüzeyin yeterli seviyede düzgün olmaması ve kalınlık toleransının mantolama için istenen limit değerlerde olmamasıdır. TS EN 13162 Taşyünü Üretim Standardı kalınlık için beyan gruplamalarını tolerans değerlerine göre T1’den T5’e kadar sınıflar. Bu standart ara bölme, cephe, teras çatı vb. gibi farklı taşyünülerini de kapsadığı için kalınlık toleransında herhangi bir limit koymamaktadır. 

Mantolama uygulanacak taşyünü yalıtım levhaları TS EN 13500 standardı çerçevesinde belirlenmiştir. TS EN 13500 standardı ise mantolama levhaları için T5 (±3/-1 mm) kalınlık sınıfını şart koşmaktadır. 

Tüm üreticiler ürettikleri taşyünü ürünlerinde kalınlık toleranslarını ilgili ambalaj ve CE sertifikalarında belirtmekle ve bu limit değerlerde üretmekle yükümlüdür. 
T5 limit değerler içerisinde olmayan ürünlerin mantolama uygulamalarında kullanılması, sahada cephe yüzeyinde dalgalanma olarak kendisini göstermektedir. 


Çapraz Kürleme Teknolojisi sayesinde Betek Taşyünü ürünleri, rakiplere göre daha düzgün yüzeylidir. Standartlar kapsamındaki T5 (+1,-3mm) kalınlık toleransı ile kalınlık sapmaları en düşük seviyelerdir. Betek bünyesinde bulunan tüm taşyünü ürünleri T5 kalınlık toleranslarında üretilip, kalite departmanı tarafından ilgili ölçümler yapıldıktan sonra sahaya gönderilir. Böylelikle sahadaki dalgalanma problemlerinin önüne geçilmiş olunur.

Taşyünü uygulamalarında piyasada yaşanan problemlerden biri uygulama yapılan cephelerde görülen dalgalanmalardır. Uygulamacılar, bu dalgalanmaları önlemek için daha çok sıva kullanırlar; bu da uygulama tarafında planlanandan daha yüksek sıva sarfiyatına ve yüzey düzeltmede zorlanmalar ile fazla işçilik giderine neden olur. 

Taşyünü Kullanılan Mantolama Projelerinde Cephe Dalgalanmaları

Gündem

gundem.jpg

İlk olarak, ısı yalıtımının temel prensiplerini anlamamız gerekiyor. Isı yalıtımı ya da bir diğer bilinen adıyla mantolama, binaların dış etkenlerden (sıcaklık, rüzgar, nem) etkilenme derecesini azaltan bir teknik olarak tanımlanır. Bu, iç mekan sıcaklığını istikrarlı hale getirir ve enerji tüketimini düşürür. Dolayısıyla, ısı yalıtımı, ısıtma ve soğutma maliyetlerini önemli ölçüde azaltabilir. 

Özellikle okullar için, mantolama öğrencilerin ve öğretmenlerin daha konforlu bir öğrenme ve çalışma ortamı sunmasına yardımcı olabilir. Dış gürültüyü azaltarak konsantrasyonu artırır ve sınıf içi sıcaklık dalgalanmalarını minimize eder. İş yerlerinde ise, çalışanların daha rahat bir çevrede verimliliklerini artırmasına imkan tanır. 

Isı yalıtımı, sadece enerji tasarrufu ve çevresel faydalarla sınırlı değildir. Aynı zamanda binaların yaşam süresini uzatır ve bakım maliyetlerini azaltır. Bu nedenle, iş yerleri ve okullar için uzun vadeli bir yatırım olarak düşünülmelidir. 

Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri, uzun yıllara dayanan deneyimi ve son teknoloji ürünü malzemelerle inovasyonu bir araya getiriyor. İş yerlerini ve okulları daha enerji verimli, çevre dostu ve konforlu hale getirmek için uzman bir ekip sunuyor. Enerji tasarrufu ve verimliliği artırmak için, Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri'ni tercih ederek binanızı daha sürdürülebilir bir geleceğe taşıyabilirsiniz. 

Günümüzün hızla değişen iş dünyasında ve eğitim ortamlarında, verimlilik her zaman en üst düzeyde tutulması gereken bir öncelik haline geldi. İşte bu noktada, sıklıkla göz ardı edilen ancak son derece önemli bir unsur devreye giriyor: ısı yalıtımı. Isı yalıtımı, hem iş yerlerinde hem de okullarda sürdürülebilir bir verimlilik sağlama potansiyeline sahiptir. 

Doğru Isı Yalıtımı, Sadece Konutların Değil Okulların Da Yaşam Ömrünü Uzatıyor

Sürdürülebilirlik

surdurulebılırlık.jpg

Görsel: 2023 yılı itibari ile Dünya Sınırları. Credit: "Azote for Stockholm Resilience Centre, based on analysis in Richardson et al 2023"

Ancak yıllar içerisinde bu dengeli koşullardan bazıları bozuldu. 2009 yılında, uluslararası tanınmış 29 bilim insanı, dünyanın yaşanılabilir kalması için korunması gereken, yıllar içinde daha da detaylandırılmış, 9 sınırdan bahsetti.
Bu sınırlar:
1.	İklim Değişimi
2.	Biyosfer Bütünlüğü
3.	Kara-Sistem Değişim
4.	Temiz Su Değişimi
5.	Biyojeokimyasal Akışlar
6.	Okyanus Asitlenmesi
7.	Atmosferik Aerosol Miktarı
8.	Stratosferik Ozon Tabakasının İncelmesi
9.	Novel Kimyasallar


Görseldeki yeşil alan, dünyanın yaşanılabilir kalması için gereken güvenli sınırları gösteriyor. Belirlenen bu sınırlardan ikisi (Biojeokimyasal Akışlar ve Biyosfer Bütünlüğü) 2009 ve 2015 yılında aşılmış durumdaydı. 2023 yılında ilk kez 9 sınırın tamamı ile ilgili değerlendirme/ölçüm yapıldı. Ölçüm sonuçlarına göre 9 sınırdan 6’sı aşılmış durumda. 

Dünya üzerinde geri dönüşü olmayan etkiler bırakmadan önce, kişiler kendilerine düşen iyileştirme adımlarını atmalıdır. Biz de Dalmaçyalı olarak, ısı yalıtım sistemleri ile sağlanabilecek daha az enerji harcama ve daha düşük emisyon avantajları ile dünyamızın çok daha uzun süreler boyunca yaşanılabilir kalmasına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz.

Kaynakça: Stockholm University, Stockholm Resilience Centre, 19 Eylül 2023 tarihinde https://www.stockholmresilience.org/research/planetary-boundaries.html  sayfasından erişildi.

Dünya, yaşanılabilir olmasını sağlayan bazı özelliklere sahiptir: Isının korunmasını sağlayan yalıtımlı bir atmosfer, canlıların ihtiyaç duyduğu temiz su, besin kaynaklarını barındıran toprak.. Bu özellikler, dengeli koşullar devam ettiği sürece Dünya’nın yaşanılabilir bir gezegen olmasını sağlayacaktır.

Dünyanın Yaşanılabilir Kalması İçin Korunması Gereken 9 Sınır

Yapı elemanının ya da kompozit bir sistemin (ısı yalıtım sistemleri uygulanmış bir dış cephe gibi) 1 m kalınlıktaki (birim kalınlıkta) ısı geçirme katsayısıdır. Isıl geçirgenlik, bir malzemenin kalınlığı ve ısı iletkenlik katsayısı ile hesaplanır. U değeri ne kadar düşükse, malzemenin ısı kaybı o kadar düşük olur. Bu sebepten ısı yalıtım malzemelerinin düşük U değerine sahip olması beklenir.

Isıl Geçirgenlik Katsayısı U (W/m^2K): 

Bir malzemenin yapısına bağlı olarak ısıyı ne kadar ilettiğinin ifadesidir. λ değeri ne kadar küçükse, malzemenin ısı iletkenliği de o kadar düşüktür. Isı yalıtım malzemelerinden beklenen özelliklerden biri de malzemenin düşük λ değerine sahip olmasıdır.

Isı İletkenlik Katsayısı λ (W/mK): 

Üretici tarafından beyan edilen ısı iletkenlik katsayısını ifade etmektedir.

Isı İletkenlik Katsayısı λ_d (W/mK): 

Bir malzemenin ısı geçişine göstermiş olduğu dirençtir. Malzemenin kalınlığı ve ısı iletkenlik katsayısı ile hesaplanır. Malzeme kalınlığı artıkça ısıl direnç artar ve ısı geçişi daha çok engellenmiş olur.

Isıl Direnç R (m^2K/ W): 

TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standartlarına göre Türkiye 4 iklim bölgesine ayrılmış olup her iklim bölgesi için minimum U değerleri belirlenmiştir. Dış cephede yapı malzemeleri tek başına bu değerleri sağlayamadığı için bölgeye uygun kalınlıkta yapılan doğru bir ısı yalıtım uygulaması ile standartlar karşılanarak enerji verimliliği sağlanır.

Isı İletkenlik Katsayısı Nedir

Taşyünü ürünlerinin, lifli yapıları gereğince su iticilik performansı diğer yalıtım levhalarına göre daha önemlidir. Taşyünü levhaların, stress noktalarından içeri penetre olabilecek sıva suyundan ve direkt yağmurdan etkilenmemesi için hidrofob yapısının geliştirilmiş ve levha formunda homojen dağılmış olması gerekir. 

İlgili standartlar kapsamında taşyünlerinde su emme testleri (Kısmi daldırma ile kısa süreli ve uzun süreli su emme) performansları ölçülerek yapılır. Kısa süreli ve Uzun Süreli Su Emme testlerini geçen ürünler mantolama için kullanılmaya uygundur. 

Bu standartlara kapsamında Kısa Süreli Su Emme Testi yani 1 gün su içinde bekleyen ürünün metrekarede aldığı su miktarı ölçülür, bu miktarın max. 1 kg olması gerekir. Uzun Süreli Su Emme Testi’nde ise 28 gün su içinde bekleyen ürünün aldığı su miktarları ölçülür ve bu miktarın da max. 3 kg olması gereklidir. 

Tüm üreticiler CE beyanlarında ve teknik ürün föylerinde Kısa ve Uzun Süreli Su Emme performanslarını sağladıklarını beyan etmekle zorunludur. WS ve WL(P) işaretleri ile bu beyanları yazan ürünler testlerden başarılı bir şekilde geçtiğini belirtmektedir. 

Dünyadaki en gelişmiş spinner tasarımlarından birine sahip Betek Taşyünü tesisinden çıkan ürünler geliştirilmiş hibrofob yapıya ve standartların ötesinde su iticilik özelliklerine sahiptir. 

Dalmaçyalı SW035 ürünü TS EN 13500 ve ETAG 004 standartlarına uygun olarak üretilmiştir. Rakiplerine göre daha yüksek, standartların ötesinde su iticilik performansına sahiptir. 

Neden Dalmaçyalı SW035? 

Isı yalıtımı projelerinde, uygulama esnasındaki yağmur sonucu sıvada kabarma ve şişme problemi, uygulama sonrası düzgün olmayan cephelere ve uygulama sırasında taşyünlerinin cepheden ayrılmasına neden olur. 

Taşyünü Kullanılan Mantolama Projelerinde Su İticilik

Taşyünü ürünlerinin ağırlığının EPS levhalara göre daha fazla olması nedeni ile mantolama uygulamalarında çelik çiviye sahip ve geniş başlıklı dübeller tercih edilmelidir. Yeni Tasarımlı Dalmaçyalı Taşyünü Dübeli; tırnaklı yapısı, genişletilmiş başlığı ve çelik çivi özelliği ile pek çok farklı yüzeyde yüksek tutunma sağlar. Bu dübel hem beton yüzeylerde hem de tuğla, kara sıva, gaz beton vb. yüzeylerde kullanılabilir ve kullanımda 9mm matkap ucu tercih edilmelidir. 

Ayrıca bu dübele alternatif olarak mevcut beton yüzeylerde önerdiğimiz çelik çivili dübeller, dübel pulları ile kullanılabilir. 

Taşyünü ürünleri, EPS levhalara göre ağırlığı daha yüksek ve yapısal özellikleri farklı olan ürünlerdir. Bu nedenle dübel uygulaması daha önemli bir hal almaktadır. Uygun dübel seçimi yapılmayan projelerde mekanik sorunlar kaçınılmazdır. 

Taşyünü Kullanılan Mantolama Projelerinde Uygun Dübel Seçimi

Firefly background with grass and leaves and trees 86602.jpg

Dünyadaki iklim anlaşmaları, küresel çapta iklim değişikliği ile mücadelede ortak bir çerçeve oluşturarak uluslararası işbirliğini teşvik etmiştir. Ancak, bu anlaşmaların başarısı, ülkelerin belirlenen hedeflere ne kadar sadık kaldığı ve uygulama süreçlerinin etkinliği ile doğrudan bağlantılıdır.


Paris Anlaşması, 2015 yılında Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda kabul edilmiştir. Anlaşmanın ana hedefi, küresel sıcaklık artışını 2°C'nin altında tutmak ve mümkünse 1,5°C'ye indirmek olarak belirlenmiştir. Taraflar, belirlenen hedeflere ulaşmak için ulusal katkılarını (Nationally Determined Contributions - NDCs) sunarlar.


Paris Anlaşması

Avrupa Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği'nin (AB) 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşma hedefine yönelik bir yol haritasıdır. 2019 yılında kabul edilen bu anlaşma, AB'nin ekonomisini, toplumunu ve sanayisini dönüştürmeyi amaçlayan kapsamlı bir plandır.
Mutabakatın temel hedefleri şunlardır:
•	Sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılı seviyelerine göre %55 oranında azaltmak ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak.
•	Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme modeli oluşturmak.
•	Doğal kaynakları korumak ve biyolojik çeşitliliği artırmak.
•	Hava, su ve toprak kirliliğini azaltmak.
•	Enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerji kullanımını artırmak.
•	Akıllı ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri geliştirmek.
•	Sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri oluşturmak.
•	Binaları daha enerji verimli hale getirmek.
•	Daha temiz ve daha sağlıklı bir yaşam ortamı sağlamak.
Avrupa Yeşil Mutabakatı'nı gerçekleştirmek için AB, yeni yasalar ve düzenlemeler hazırlayacak, yatırımlar yapacak ve araştırma ve geliştirmeyi teşvik edecektir. Mutabakatın tüm AB üye ülkeleri, sivil toplum kuruluşları, işletmeler ve vatandaşlar tarafından desteklenmesi ve uygulanması gerekmektedir.


Avrupa Yeşil Mutabakatı (Green Deal)

Fit for 55 Anlaşması, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın bir parçası olarak 2030 yılına kadar AB'nin sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyelerine göre %55 oranında azaltma hedefine ulaşmak için hazırlanan bir dizi yasal teklif paketini kapsar. 14 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından sunulan bu paket, AB'nin tüm sektörlerini 2030 yılı emisyon azaltma hedefine uyumlu hale getirmeyi amaçlar.
Fit for 55 Anlaşması'nın temel unsurları şunlardır:
•	Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)'nin reformu: ETS kapsamının genişletilmesi ve emisyon tahsislerinin azaltılması.
•	Yeni ETS: Ulaştırma ve binalar için yeni bir emisyon ticaret sistemi kurulması.
•	Ortak Çaba Yönetmeliği (Effort Sharing Regulation): ETS kapsamında olmayan sektörler için emisyon azaltma hedeflerinin belirlenmesi.
•	Arazi Kullanımı, Ormancılık ve Tarım (LULUCF) Yönetmeliği: LULUCF sektöründen kaynaklanan emisyonların azaltılması ve karbon yutak kapasitesinin artırılması.
•	Araç Emisyon Standartları: Binek ve ticari araçlar için daha sıkı emisyon standartlarının belirlenmesi.
•	Enerji Verimliliği Direktifi: Enerji verimliliğinin artırılması için yeni hedefler ve politikalar.
•	Yenilenebilir Enerji Direktifi: Yenilenebilir enerji kullanımının artırılması için yeni hedefler ve politikalar.
Fit for 55 Anlaşması'nın kabul edilmesi ve uygulanması, AB'nin iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım atmasını sağlayacaktır. Anlaşmanın bazı sektörler üzerinde önemli bir etkisi olması beklenirken, aynı zamanda yeni iş imkanları da yaratacaktır.


Fit for 55 Anlaşması

İklim değişikliği, insanlığın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biridir. Dünyadaki iklim anlaşmaları, bu sorunun çözümüne yönelik önemli bir adımdır. İklim değişikliği ile mücadelede, bireysel olarak da yapabileceğimiz çok şey var. Örneğin, enerji tüketimimizi azaltarak, geri dönüşüme katılarak ve sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları geliştirerek, iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunabiliriz. 

Sonuç:

İklim değişikliği, küresel çapta çeşitli ekosistemleri ve insan yaşamını etkileyen ciddi sorunlara neden olmaktadır. Bu bağlamda, iklim değişikliği ile mücadelede ortak bir çerçeve oluşturmak amacıyla ülkeler arası önemli anlaşmalar imzalanmıştır. Bu blog yazısında, temel iklim anlaşmalarının genel amaçlarından ve bu anlaşmaların dünya üzerindeki etkilerinden bahsedeceğiz.



Dünyadaki İklim Anlaşmaları

Dünyada İklim Anlaşmaları URL

Türkiye gibi deprem riski yüksek bölgelerde binaların sağlamlığı son derece önemlidir. Isı yalıtım sistemleri, korozyonu önleyerek binaların taşıyıcı sisteminin sağlamlığını ve ömrünü uzatır. Bu da depreme karşı daha dirençli binalar anlamına gelir.


Isı yalıtım sistem standartları deprem de dahil olmak üzere birçok detay göz önünde bulundurularak hazırlanır, bu nedenle kullanılacak ısı yalıtım sitemlerinin gerekli standartlara uygun olması, sistemin bina sağlamlığına katkı gösterebilmesi açısından önemlidir.

Standartlara Uygunluk:

Isı yalıtım sistemleri, ısı geçişine dirençli olduğu gibi nem geçişine de dirençlidir. Bu özelliği, ısı yalıtım levhalarının teknik dokümanlarında "Su Buharı Difüzyon Direnci" olarak görebilirsiniz. Isı yalıtım sistemleri, nem geçişini azaltarak bina taşıyıcı elemanlarının neme maruz kalmasını ve dolayısıyla korozyon riskini düşürür.

Isı Yalıtımı ve Nem Geçişi:

Isı yalıtımı, sadece nem geçişini önlemekle kalmaz, aynı zamanda bina duvarlarının mekanik dayanıklılığını da artırır. Özellikle dış cephe ısı yalıtım sistemleri, duvarların darbelere ve dış etkenlere karşı daha dirençli olmasını sağlar. Bu da bina yapısal sağlamlığına katkıda bulunur ve uzun vadede bina için daha güvenli bir ortam oluşturur.

Mekanik Dayanıklılığın Artırılması:

Isı yalıtımı, bina duvarlarına uygulanan bir koruyucu tabaka gibi davranır. Özellikle dış etkenlere maruz kalan yapı malzemelerini korur ve onların ömrünü uzatır. Örneğin; betonarme yapı elemanlarının don ve çözülme gibi hava koşullarından etkilenmesini azaltarak yapısal bütünlüğünü korur.

Yapı Malzemelerinin Korunması:

Isı yalıtım sistemleri, yangın güvenliği açısından da önemli bir rol oynar. Binalarda yangın yönetmeliğine uygun şekillide uygulanan ısı yalıtım sistemleri, yangın sırasında alevlerin yayılmasını engeller ve yangının kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Bu da bina sakinlerinin güvenliğini sağlar ve yangın sonrası hasarı en aza indirir.

Yangın Güvenliği:

Isı yalıtımı, iç mekan konforunu artırarak sıcaklık dalgalanmalarını azaltır ve enerji verimliliğini artırır. Bu da iklimlendirme maliyetlerinde tasarruf sağlar ve bina sakinlerinin yaşam kalitesini yükseltir. Ayrıca, iç mekanın daha stabil sıcaklık ve nem seviyelerine sahip olması, yapı malzemelerinin ve iç mekanın uzun ömürlü olmasına katkıda bulunur.

Termal Konfor ve İklimlendirme Maliyetleri:

Sonuç olarak, ısı yalıtımının bina sağlamlığına olan katkıları sadece enerji tasarrufu ile sınırlı değildir. Nem kontrolü, mekanik dayanıklılığın artırılması, yapı malzemelerinin korunması, yangın güvenliği ve iç mekan konforu gibi birçok faktörü kapsayan geniş bir yelpazede olumlu etkileri vardır. Bu nedenle, binaların tasarımı ve inşası sürecinde doğru ısı yalıtım sistemlerinin seçilmesi büyük önem taşır.

Isı yalıtımının enerji tasarrufu sağlamanın ötesinde birçok avantajı vardır. Bu avantajlardan biri de bina sağlamlığına katkıda bulunmasıdır. Binalarımızın ana taşıyıcı elemanlarından olan demirler, dışarıdan gelen neme maruz kalarak zamanla korozyona uğrayabilir.



Isı Yalıtımı ve Deprem

Isı yalıtım sistemleri EPS levha, taşyünü levha, yapıştırıcı, sıva, dekoratif kaplama gibi malzemeleri içerir. Teknik dokümanlardaki sarfiyat değerleri, belirli bir malzemenin belirli bir alan üzerinde ne kadar kullanılması gerektiğini belirtir. Bu değerler, uygulama yapılacak yüzeyin özellikleri, iklim koşulları ve diğer faktörler dikkate alınarak belirlenir.

Isı yalıtım sistemi uygulamasında tüketicinin sarfiyat değerlerini incelemesi, teklif aşamasında sadece maliyet kontrolünü değil, aynı zamanda kalite ve verimliliği artırmak için kritik bir rol oynar. Bu adım, tüketicinin yaptıracağı yalıtımın performansı üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlar.

Teklif aşamasında sarfiyat değerlerini anlamak, tüketicinin yapılan teklifin doğruluğunu değerlendirmesine olanak tanır. Bu, hem bütçe dostu bir yaklaşım hem de projenin amacına uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi için önemlidir. Tüketici, sarfiyat değerlerini inceleyerek malzeme miktarlarını anlayabilir ve böylece gereksiz veya eksik miktarda malzeme alımını önleyebilir.

Ayrıca, tüketicinin bu bilgileri kullanarak farklı tedarikçilerden gelen teklifleri karşılaştırabilmesi, sadece maliyet açısından değil, aynı zamanda malzeme kalitesi, marka güvenilirliği ve hizmet kalitesi gibi faktörlere de odaklanmasına olanak tanır. Bu, tüketicinin en uygun maliyetli seçeneği değerlendirirken proje için yeterli malzemenin kullanıldığı ve projenin gereksinimlerini karşılayacağı konusunda fikir verir.

Teklif aşamasındaki bu detaylı inceleme süreci, tüketicinin ısı yalıtım sistemi uygulamasında daha bilinçli ve bilgili bir karar vermesini sağlar. Aynı zamanda, tüketicinin projenin uzun vadeli performansını ve enerji tasarrufu potansiyelini değerlendirmesine yardımcı olur.

Sonuç olarak, tüketicilerin ısı yalıtım sistemi uygulaması için sarfiyat değerlerine hakim olması, doğru karar verme sürecini destekler. Bu süreç, sadece maliyet kontrolünü artırmakla kalmaz, aynı zamanda enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik gibi önemli faktörlere de katkı sağlar.

Isı yalıtımı, bir yapı için enerji tasarrufu sağlayan önemli bir unsurdur ve doğru malzemelerin doğru miktarda kullanılması bu süreçte kritik rol oynar. Bu nedenle, ısı yalıtım sistemi uygulaması için gerekli ürün miktarlarını belirlemek için sarfiyat değerleri büyük önem taşır.

Isı Yalıtım Tekliflerini Değerlendirirken Sarfiyat Değerlerini Bilmek Önemli

İlki yaklaşık olarak 30 yıl önce gerçekleştirilmiş olan Taraflar Konferansı’nın (Conference of Parties) 28.’si COP28, geçtiğimiz yıl 30 Kasım – 13 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirildi. COP28 kapanışı, fosil yakıt çağı için “Sonun Başlangıcı” üzerine sinyaller veren bir anlaşmayla yapıldı.

 Fosil yakıtların, küresel emisyon artışı üzerindeki etkisinin azaltılması ve dünyanın hiç vakit kaybetmeden emisyon azaltımı konusundaki hedeflerini gerçekleştirmesi gerekliliği görüşüldü. COP28’de ilki tamamlanan küresel durum değerlendirmesinin (global stocktake (GST)) ise her beş yılda bir gerçekleştirilmesi planlanıyor.

 Küresel durum değerlendirmesiyle, ülkelerin Ulusal Katkı Beyanları ile iklim eylem planları konusunda 2025 yılına dek atacakları adımlara bilgi sağlaması hedefleniyor. Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin paylaştığı basın bültenine göre, 2023 yılı en sıcak yıl olarak kayda geçti. Bununla birlikte 2023’te küresel ortalama sıcaklıktaki artışın, 1,5 ⁰C sınırına oldukça yakın gerçekleştiği paylaşıldı*.

Geçtiğimiz yılda gözlenen bu artış ile birlikte, küresel ortalama sıcaklığın sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 ⁰C seviyelerinde ya da 2⁰C’nin mümkün olduğu kadar altında artması hedefinin gerçekleştirilebilmesi için,  GST sistem geçişinin kritik bir öneme sahip olduğu görülüyor. 

Küresel durum değerlendirmesi (GST), bütün-toplum ve bütün-ekonomi yaklaşımıyla birlikte, daha düşük sera gazı emisyonlarıyla uyumlu iklim direncini ve gelişmeyi öne çıkartan bir sistem geçişi çağrısında bulunuyor. Toplumda bireyler tarafından sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda atılabilecek en büyük adımlardan biri fosil yakıt tüketimini azaltmaktır. 

Enerji tüketiminin en büyük yüzdesinin gerçekleştiği konutlarda ısıtma amacıyla kullanılan fosil yakıt türlerinin tüketiminin azaltılması ile kişiler, sera gazı emisyonlarının azaltılmasını sağlayabilir. Isıtma amacıyla kullanılan fosil yakıt tüketimindeki azalma da yapıdaki gerekli dış cephe ısı yalıtımının (mantolama) sağlanmasıyla mümkündür.

 Dış cephe ısı yalıtımıyla (mantolama) birlikte, hem ısıtma hem de soğutma amacıyla kullanılan elektrik enerjisinden de büyük oranda tasarruf sağlanır. Ülkemizde 2023 yılında elektrik üretimi için kullanılan kaynakların yaklaşık %57,9’nun fosil yakıtlar olduğu gözlendi**. Isı yalıtımıyla birlikte elektrik tüketiminden de sağlanacak tasarrufla, elektrik üretimi için kullanılan fosil yakıtların tüketiminde de düşüş sağlanabilir.

Kaynak: https://unfccc.int/cop28
 *Kaynak:https://climate.copernicus.eu/copernicus-2023-hottest-year-record

**Kaynak:https://www.enerjiatlasi.com/elektrik-uretimi/


COP28, fosil yakıtların azaltılması ve emisyon hedeflerinin gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan bir anlaşmayla sona erdi. GST her beş yılda bir yapılacak ve ülkelerin iklim eylem planlarına bilgi sağlayacak.

23, en sıcak yıl olarak kaydedildi ve 1,5°C sınırına yakın bir artış yaşandı. GST'nin önemi artıyor ve düşük emisyonlu bir sistem geçişine ihtiyaç var.

Fosil yakıt tüketiminin azaltılması için konutlarda ısıtma için kullanılan fosil yakıtların azaltılması ve dış cephe ısı yalıtımı önemli. Bu, hem sera gazı emisyonlarını hem de elektrik tüketimini azaltabilir.

COP 28: "Sonun Başlangıcı"

Isı yalıtım sistemleri, farklı bileşenlerden oluşan katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu sistem bileşenlerinin belirli standartlara uygun olması ve doğru bir şekilde uygulanması, sistemin darbe dayanım özelliği için son derece önemlidir. Örneğin, sıva ve ısı yalıtım levhası arasına uygulanan donatı fileleri, bir ısı yalıtım sistemine yapısal sağlamlık katan en önemli bileşenlerden biridir. EPS ve taşyünü levhalar gibi betona kıyasla daha yumuşak malzemelerin darbe alması durumunda sıva üzerinden istenmeyen ve kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Donatı filesi ve doğru sıva uygulaması sistemin darbe mukavemetini artırarak bu durumun önünde geçer.

Dalmaçyalı olarak, Bilimsel Araştırma ve Eğitim Merkezi’mizde düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz bilimsel testlerle ısı yalıtım sistemlerimizin darbe dayanım özelliklerini değerlendiriyoruz. Bu testler, sistemlerimizin maruz kalabileceği çeşitli darbe şartlarını simüle etmek ve gerçek dünya koşullarında maksimum dayanıklılığı sağlamak amacıyla titizlikle planlanmaktadır.

Merkezimizde yürütülen bilimsel çalışmalar, ısı yalıtım sistemlerimizin darbe direncini değerlendirirken kullanılan standartlara ve yöntemlere uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Elde edilen veriler, sistemlerimizin dış etkenlere karşı gösterdiği dayanıklılığı bilimsel bir temele dayanarak belirlememize yardımcı olmaktadır.

Yürürlükteki standartlara göre bir ısı yalıtım sisteminin en az 2 Joule darbeye dayanabilmesi beklenir. Bu standartları karşılamayan bir sistem, zaman içinde hasar görebilir ve ek maliyetlere neden olabilir. Dalmaçyalı Isı Yalıtım Sistemleri ile kullanarak sağlanan 10 Joule'e kadar darbe dayanımı sağlanabilir. Dayanıklılık ve standartlara uygunluk gözetilerek ısı yalıtım sistemleri seçilip uygulandığında, binalar hem enerji tasarrufu sağlar hem de çeşitli dış etkenlere karşı uzun yıllar daha dirençli olur.

Isı yalıtım sistemleri, evlerimizin dış duvarlarına uygulandığından sadece enerji tasarrufuna katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda dışarıdan gelebilecek darbelerden kaynaklanan hasarlara karşı koruma sağlar. Özellikle evlerimizin giriş kat dış cephesi, insan yaşamına daha yakın olduğu için darbelere daha fazla maruz kalabilir ve aynı zamanda hava olaylarından kaynaklanan etkenlere karşı savunmasız hale gelebilir. Bu bağlamda, ısı yalıtım sisteminin binalarımızı darbelere karşı korurken kendi bütünlüğünü de koruması kritik bir öneme sahiptir.

Dış Cephelerde Darbe Dayanımının Önemi

Bir ısı yalıtımı uygulaması sırasında sistem kullanmanın önemi, bir dizi kritik bileşenin etkili bir şekilde entegre edilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Isı yalıtım sistemleri, levhalar, yapıştırıcılar, sıvalar  ve kaplamalar gibi çeşitli unsurlardan oluşur. Bu bileşenler, bir arada çalışarak binanın termal performansını artırır ve istenilen ısı yalıtımını sağlar.

Ancak, her bir bileşenin doğru şekilde seçilmesi ve doğru uygulama yöntemi ile monte edilmesi gerekmektedir. Sistem kullanımı, ısı yalıtımının bütünsel bir şekilde çalışmasını sağlar, böylece yalıtımın etkinliği maksimize edilir.

Eksik veya hatalı bir şekilde uygulanan ısı yalıtım sistemleri, istenilen performansı sağlayamaz ve zararlı sonuçlara yol açabilir. Örneğin, eksik veya yanlış yapılan yalıtım, termal köprüler oluşturarak ısı kayıplarını artırabilir ve iç mekan sıcaklığının kontrolünü zorlaştırabilir. Bunun yanı sıra kötü uygulama, cephe dökülmesi, dalgalanması, küflenme, yosunlaşma veya diğer yapısal sorunlara yol açabilir, bu da uzun vadeli maliyetleri artırabilir.

Sonuç olarak, doğru sistem kullanımı, ısı yalıtımı uygulamalarında başarı için kritik bir öneme sahiptir. Profesyonel bir şekilde tasarlanmış, doğru malzemelerin seçildiği ve uygun bir şekilde uygulanan sistemler, uzun vadeli ekonomik faydalar sağlar ve binanın enerji verimliliğini artırırken konforu ve iç mekan kalitesini artırır.

Isı yalıtımı uygulamaları, bir dizi kritik bileşenin etkili bir şekilde entegre edilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu bileşenler arasında levhalar, yapıştırıcılar, sıvalar ve kaplamalar bulunur.

Doğru bileşenlerin seçilmesi ve doğru uygulama yöntemi ile montajı, ısı yalıtımının bütünsel olarak çalışmasını sağlar ve yalıtımın etkinliğini maksimize eder.

Yanlış veya eksik uygulama, termal köprüler oluşturarak ısı kayıplarını artırabilir, iç mekan sıcaklığının kontrolünü zorlaştırabilir ve yapısal sorunlara yol açabilir. Doğru sistem kullanımı, uzun vadeli ekonomik faydalar sağlar ve binanın enerji verimliliğini artırırken konforu ve iç mekan kalitesini iyileştirir.

Isı Yalıtımında Sistem Kullanmanın Önemi

Isı Yalıtımında Sistem Kullanımının Önemi

Dünya yıllardır küresel çapta bir iklim değişikliğiyle karşı karşıya bulunmaktadır. İklim değişikliğinin en büyük göstergelerinden olan küresel ortalama sıcaklık değerleri yıllar içerisinde artış göstermiştir. Paris İklim Antlaşması’nda belirtilen 1,5 ⁰C limit değerine oldukça yakın olması sebebiyle, 2023 yılında meydana gelen, endüstri öncesi döneme göre 1,4 ⁰C seviyesinde gerçekleşen artışın da kritik ölçüde önemli olduğu söylenebilir. Buna ek olarak, WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü) bilgilendirmelerine göre, 2023 yılı son 174 yılın en sıcak yılı olarak kayda geçmiştir. Dünya çapında meydana gelen değişimlerle birlikte, Türkiye’de de farklı ölçülerde iklimsel değişimler meydana gelmektedir. 

Türkiye için en sıcak üçüncü yıl olarak kayda geçen yıl 2023 yılı olmuştur. MGM (Meteoroloji Genel Müdürlüğü) tarafından yayımlanan iklim raporuna göre, 2023 yılı Türkiye geneli ortalama sıcaklıkları, uzun yıllar ortalamasından 1,2 ⁰C daha yüksek kaydedilmiştir. İlk bakışta küçük bir sayı olarak görünen bu değer günler bazında incelendiğinde, önemi daha belirgin hale gelecektir. Yine MGM tarafından yayımlanan rapora göre, 2023 yılının 249 günü ortalama sıcaklıklardan daha yüksek derecelerde gerçekleşmiştir. Bu sıcaklık farkları 6,8 ⁰C’ye kadar ulaşmıştır. Bununla birlikte yılın 116 gününde de ortalamadan daha düşük değerler gözlenmiş, ortalamadan gerçekleşen bu farkın da -5,1 ⁰C’ye kadar ulaştığı kaydedilmiştir. Son 10 yılda da Türkiye ortalama sıcaklıklarında kesintisiz artış gözlenmesi, gelecek yıllar içinde de yaşanması muhtemel sıcaklık artışlarının bir göstergesi denebilir.

Yüksek sıcaklıkların da içinde bulunduğu grup olan ekstrem meteorolojik olayların sayısında da son dönemlerde artış olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de 2023 yılında gerçekleşmiş olan ekstrem meteorolojik olayların sayısı 1475 olarak kaydedilmiştir. Bu değer, 2022 yılında gerçekleşen ekstrem meteorolojik olay sayısından %43 fazladır. Bununla birlikte kayıtlardaki en çok ekstrem meteorolojik olayın gerçekleştiği yıl 2023 olmuştur.  Bu ekstrem meteorolojik olaylardan en sık gerçekleşenler olarak şiddetli yağış-sel, fırtına-hortum ve dolu olarak sıralanabilir. 13-14 Şubat 2024 tarihlerine bakıldığında, biri Ege Bölgesi diğeri ikisi Akdeniz Bölgesi’nde olmak üzere, üç farklı şehirde bu meteorolojik olaylardan bir veya ikisinin gerçekleştiği gözlenmiştir. 

Ekstrem olayların sayısındaki artış sebebiyle, gelecekte yaşanması muhtemelen olaylar konusunda tedbir alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Özellikle yüksek-düşük sıcaklık ve dolu olaylarının artışı ile birlikte hem cephelerin hem de yapılarda iç ortam konforunun korunması konusunda dış cephe ısı yalıtım sistemlerinin önemi öne çıkmaktadır. Isı geçişlerini hem içeriden dışarıya hem dışarıdan içeriye azaltan ısı yalıtım sistemleriyle birlikte, iç ortam konforu kış ve yaz mevsimlerinde korunabilir ve aynı zamanda enerjiden de tasarruf sağlanır. Bununla birlikte farklı darbe dayanım özelliklerine sahip ısı yalıtım sistemleriyle cepheler, dolu yağışlarına karşı dayanımlı hale gelebilir. Dalmaçyalı Double Carbon Sistem ve Dalmaçyalı Organic Sistem, standart sistemlere göre 5 kata kadar (10 Joule) daha yüksek darbe dayanımına sahiptir. Bu sistemler ile birlikte iç ortamda konfor ve enerji tasarrufu sağlanırken dış cephenin de daha yüksek dayanımlı olması sağlanabilir.

Türkiye'de 2023 yılında kaydedilen yüksek sıcaklık ve ekstrem meteorolojik olaylardaki artış, iklim değişikliğinin etkilerini belirgin bir şekilde göstermektedir.

Bu durum, dış cephe ısı yalıtım sistemlerinin önemini artırarak, iç ortam konforunu korurken enerji tasarrufu sağlama ihtiyacını vurgulamaktadır.

Dalmaçyalı Double Carbon Sistem ve Organic Sistem gibi yenilikçi çözümler, standartlara göre daha yüksek darbe dayanımı ile yapıların dayanıklılığını artırırken enerji verimliliğini sağlayarak çevresel etkiyi azaltmaktadır.

Blog

Blog